YKS 2024'TE DEĞİŞMEYEN GERÇEKLER
Her yıl olduğu gibi bu yıl da ailelerin ve öğrencilerimizin merakla beklediği sınav yapıldı. Bizim için beklenen ama birçok veli ve öğrenci için beklenmeyen, belki de biraz şaşırtıcı bir sınav oldu diyebiliriz.
Peki neden bizim için bu kadar öngörülebilir iken ailelerimiz ve öğrencilerimiz için bu kadar şaşırtıcı bir sınav olabiliyor? Gelin, isterseniz sınavlara nasıl bakmamız gerektiğini ve bu bilgiler ışığında 2024 YKS sınavını değerlendirmeyi görelim.
Yakın geçmişteki ÖSYM kurumunun sınavlarına baktığımızda, ki buna 2000'li yılların başından itibaren bakabiliriz, sınavlar tek aşamalıydı. İsimleri zamanla değişmiş olsa da biz ÖSS denen sistem ile yani TEK sınavla bugünkü mesleğimizde söz sahibiyiz. Aslında gayet yetkin ve verimli bir sınav sistemiydi. (Tabii ki sınav sistemine karşı olduğumuz gerçeğini değiştirmez!) Ancak ilerleyen yıllarda iki aşamalı sisteme geçildi. Peki neden böyle bir ihtiyaç doğdu? Çünkü artık insanlar bilinçleniyor ve üniversite okumak isteyen azımsanmayacak sayıda öğrenci ve yetişkin türemişti ki bu aslında ülke adına olumlu bir gelişme, ancak ülkemizde maalesef Osmanlı’da temelleri atılmış ve 1. Dünya Savaşı sonrası sanayi devrimini, ulusal uygarlık döngümüzü bilim, sanat, özgür düşünce gibi argümanlarla tamamlayamadığımızdan, üniversitelerin temellerinin atılımı da çok gecikmiş oldu maalesef. Bu durum, istemesek de kısıtlı kontenjan anlamına geliyor. Hatta her ne kadar olumlu bir adım olarak görsem de uygulamadaki başarısızlıkları sebebiyle Türkiye’deki üniversite sayılarının artırılmasına gidildi ve yeni üniversiteler açıldı, ancak kontenjanları ciddi bir düzeyde artıramadı. Durum bu şekilde olunca artık talebi kısmanın farklı yollarının arandığı her geçen gün farklı mecralardan kulağımıza gelir oldu. Bunun için çok iyi bir fikrimiz vardı! Sınavın belli bölümlerinin zor tutulup, elekten insan elercesine birçok gencimizin en az bir yıl boyunca verdikleri emek ve kurdukları hayaller yok olması.
Aslında ortada büyük bir gerçek var! Üniversitelere alınacak öğrenci sayısından çok daha fazla talebin varlığı. Bu durum bizi ister istemez öğrenci seçmedeki bu tezatlığa götürüyor. Gelgelelim şu anki mezunlarımıza bile tam bir istihdam oluşturabildiğimizi söylemek oldukça zor. Durum böyle olunca velilerimizin "ders çalışırsan başarılı olursun" mottosunun ötesinde sınav için beklenti ve strateji oluşturma gerekliliği de ortaya çıkmış durumda. Bunun için nasıl bir yaklaşımda bulunmamız gerekiyor? Belki de ailelerimizi ve gençlerimizi en çok ilgilendiren kısım da burası. Gelin artık işinize yarayabilecek güzel stratejilere odaklanalım.
Açıkçası benim ilk verebileceğim öneri: "Herkes gibi hazırlanırsan herkes gibi olursun!" Bunun bir eleme sınavı olduğunu unutmayalım ve kendi özgün tarzımız ile hazırlanıp iyi bir KOÇ eşliğinde (kişi isterse kendisinin de iyi bir koçu olabilir) kendi sınırlarımızı en uç noktalara kadar zorlaması. Günlük yeni alışkanlıklar edinerek en fazla kaç saatlik çalışmalar yapabiliyoruz, kalan süremizde oluşan stresimizi ortadan kaldırmak için ne gibi sosyal ortamlarda bulunuyoruz, stresli ve zorlayıcı sorulardan oluşan testlerle nasıl baş edebiliyoruz. İşte bunları tespit etmek oldukça önemli. Maalesef bunları toplu eğitimlerin yapıldığı okul ve dershane gibi ortamlarda tespit etmek biraz zor görünüyor. Buralarda bireysel kendini tanıma ve eğitim koçu çok önem taşıyor.
Ayrıca bir diğer soru, YKS sınavında muhtemel nerelerde zamansal olarak ve bilgisel olarak zorluk çekersin? Kanaatimce bunun ile ilgili en az üç çeşit zorlukla baş etme stratejisi olması gerekmektedir. Bizim yaptığımız analizlere göre artık TYT'de çok ciddi bir zorlama beklemiyoruz, en azından yakın geleceğe kadar. Çünkü iki yıllık meslek okulu okumak isteyen öğrencilerimizin ve yetişkin olup da belgeleri arasına üniversite diploması eklemek isteyen kişileri tatmin etmek için en uygun sınav TYT sınavıdır. Hele ki iki yıllık bölümlerde bu kadar açık kontenjan varken. Hatırlayalım 2021 YKS sınavını! Bu kadar zorlayıcı bir sınavın ardından boş kalan meslek yüksek okullarının kontenjanları, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile baraj 150 puana çekilerek ve ek tercih getirilerek doldurulmaya çalışılmamış mıydı? Tüm bu sebeplerden ötürü iyi yönetilmiş bir TYT sınavı bizi ayakta tutar ancak AYT sınavında zorlukların bizi beklediğini görmek gerekiyor. İşte tam bu noktada öğrencilere tavsiyem Matematik, Edebiyat, Tarih ve Kimya gibi derslere biraz fazla soru çeşidi görerek hazırlanmaları yönünde olacaktır. Neden mi? Her yıl EA öğrencilerini ya Edebiyat ya da Matematik derslerinin birinde zorlamaktalar. İlk olarak zor branş ile başlayan öğrenciler için ise sınav tam bir kaosa dönmekte. Aynı şekilde edebiyatın orta ya da basit düzey olduğu sınavlarda hep Tarih dersinde bilgi içeren sorularla karşılaşıyoruz. Sayısal öğrencilere baktığımızda en önemli branş olan matematik (ki nedeni oldukça açık iki sınavda toplam 80 soru ile en fazla soruya sahip branş) dışında Fen kısmında da zor olan sınavlarda Kimya olduğunu görüyoruz.
İşte bu ve buna benzer analizlerle sınava hazırlanan öğrenci istediğini alıyor sevgili okurlarım. İşte YKS 2024 sınavı tam olarak bu bağlamda beklentilerimizi boşa çıkarmadı. Edebiyat'ın kolay, Tarih'in biraz bilgi ağırlıklı, hafif zor ve Matematik'in belirleyici zorlukta ve Kimya'nın da hafif zor olduğu bir sınav oldu.
Şahsen her yıl öğrencilerimle paylaştığım tezlerimi deneysel olarak doğrulamak ve o heyecanı sınav salonunda öğrencilerimle paylaşmak için üniversite sınavına giriyorum. Bu sebeple bu yılda sınavdaydım ve stratejilerimizi kullanarak iyi bir sıralama elde ettiğimi düşünüyorum. Çünkü matematik oldukça zordu ve eğitim koçu ve matematik öğretmeninin avantajlarını sonuna kadar kullandığımı düşünüyorum. Yazımı sonlandırmadan önce isterseniz an be an size o anı yaşatayım ve YKS sınavlarında nasıl başarılı olunur ve öğrencilerimize ders dışında neler öğretmeye çalışıyoruz anlatalım:
Sınav başladığında eşit ağırlıktan güzel bir puan getirmek amacıyla Edebiyat ile başladım. Paragraf kısımları detaylı Türkçe soruları çözüyor gibiydim. Sonra edebi sanat ve akımları da yaptım hatta şiir bilgime de güvenirim, redif uyak hepsini hallettim ama yazar eserlere gelince emin olmadığım sorular olduğu için o kısımları boş bıraktım. Süresinde bitirerek hemen Tarih kısmına geçtim, ilk kısımlar biraz zorlasa da Osmanlı ve Milli mücadele dönemi sorularını rahatlıkla yaparak ortalama bir net yakaladım ve coğrafyaya başladım. Çok kolay bir coğrafya olduğunu düşünüyorum. Az çok yorumlama ve harita bilgisi olan herkesin yapabileceği bir kısımdı coğrafya. Peki ya sonra! Oldukça rahatlamış olarak uzaklara bakıp suyumu içip yorulmuş gözlerimi uzaklara dalarak dinlendirdikten sonra matematik kısmına geçtim. Aslında ilk 10 soru hızlı ilerledi ama sonraki kısımlarda sorular zorlaşmaya, sıra dışı olmaya ve çözümlerinin zaman almaya başladığını fark ettim. Aslında zamanım yetecek diye düşünürken biraz stres olmaya başladım. Ağır sorularla cebelleşirken zar zor geometri kısmına kadar tamamını çözerek geldim ama biraz daha kolay olur diye düşündüğüm geometri kısmı daha da zor çıktı. Ufak ufak havanın da etkisi ile terlemeye başladım. Zaman çok az kalmıştı ve hala 5 sorum bekliyordu. Nefes almayı unuttuğum zamanlar oluyordu ve sınavın 13.00'te değil 13:15'te biteceğini hatırladığımda rahat bir nefes alarak onları da çözüp sınavı bitirdim ama stresin size yaptığına bakın. Her yıl sınava girmenize rağmen size sınavın bitiş zamanını bile unutturabiliyor!
İşte sınav heyecanımız bu şekilde sonlanırken bir kez daha öğrencilerime aktarmaya çalıştığım sınavın sadece bilgi değil çoğunun strateji olduğunu kanıksamış oldum. Sizlerin de doğru stratejilerle sınavda istediğinizi almanız dileğiyle…
Mehmet Aşık
Matematik öğretmeni/ Eğitim koçu